بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

قَالَ ءَامَنتُمْ لَهُۥ قَبْلَ أَنْ ءَاذَنَ لَكُمْۖ إِنَّهُۥ لَكَبِيرُكُمُ ٱلَّذِى عَلَّمَكُمُ ٱلسِّحْرَ فَلَسَوْفَ تَعْلَمُونَۚ لَأُقَطِّعَنَّ أَيْدِيَكُمْ وَأَرْجُلَكُم مِّنْ خِلَٰفٍ وَلَأُصَلِّبَنَّكُمْ أَجْمَعِينَ ٤٩

Ben size izin vermezden önce mi ona inandınız? Şüphesiz size büyü öğreten büyüğünüzdür. Şimdi bileceksiniz; elbette ben, ellerinizi ve ayaklarınızı andolsun ki çaprazlama kestireceğim ve hepinizi astıracağım, dedi.

– İbni Kesir

قَالُواْ لَا ضَيْرَۖ إِنَّآ إِلَىٰ رَبِّنَا مُنقَلِبُونَ ٥٠

Onlar da dediler ki: Zararı yok. Biz muhakkak Rabbımıza dönenleriz.

– İbni Kesir

إِنَّا نَطْمَعُ أَن يَغْفِرَ لَنَا رَبُّنَا خَطَٰيَٰنَآ أَن كُنَّآ أَوَّلَ ٱلْمُؤْمِنِينَ ٥١

Mü'minlerin ilki olmamızdan dolayı biz, gerçekten Rabbımızın hatalarımızı bağışlayacağını umarız.

– İbni Kesir

وَأَوْحَيْنَآ إِلَىٰ مُوسَىٰٓ أَنْ أَسْرِ بِعِبَادِىٓ إِنَّكُم مُّتَّبَعُونَ ٥٢

Musa'ya da vahyetti ki: Kullarımı geceleyin yola çıkar. Şüphesiz siz, izleneceksiniz.

– İbni Kesir

فَأَرْسَلَ فِرْعَوْنُ فِى ٱلْمَدَآئِنِ حَٰشِرِينَ ٥٣

Bunun üzerine Firavun şehirlere toplayıcılar gönderdi.

– İbni Kesir

إِنَّ هَٰٓؤُلَآءِ لَشِرْذِمَةٌ قَلِيلُونَ ٥٤

Şüphesiz ki bunlar; döküntü azınlıklarıdır.

– İbni Kesir

وَإِنَّهُمْ لَنَا لَغَآئِظُونَ ٥٥

Ve gerçekten bize de büyük bir öfke beslemektedirler.

– İbni Kesir

وَإِنَّا لَجَمِيعٌ حَٰذِرُونَ ٥٦

Doğrusu biz, topluca tedbirli olmalıyız.

– İbni Kesir

فَأَخْرَجْنَٰهُم مِّن جَنَّٰتٍ وَعُيُونٍ ٥٧

Fakat Biz, onları bahçelerden ve pınar başlarından çıkardık.

– İbni Kesir

وَكُنُوزٍ وَمَقَامٍ كَرِيمٍ ٥٨

Hazinelerden ve şerefli makamlardan.

– İbni Kesir

كَذَٰلِكَ وَأَوْرَثْنَٰهَا بَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ ٥٩

Böylece onlara İsrailoğullarını mirasçı kıldık.

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu